MALKARA

Genellikle eskiden yaygın olan ört, adet ve gelenekler, hemen hemen bugün bile aynen uygulanmaktadır. Geleneğine bağlı olan halk bunları bugüne kadar kendinden sonra gelen nesillere aktarabilmesini bilmiştir. Bugüne kadar devam eden örf, adet, gelenek ve görenekleri şöyle sıralayabiliriz;

a) Şimşir (Ahret dalı):

Kızlar birbirleriyle ahiret tutarlar. Bunlardan hangisi önce evlenirse ahreti şimşir hazırlar. Şimşirde iğneden ipliğe (iğne, iplik, meyve, oyuncak, tarak vs.) ne varsa konur. Bunlar koparılmış bir çam ağacının dalına bir iple tutturulur. Mayın geleceğine yakın bütün davetliler ahretin evine gider. Biraz oynadıktan sonra şimşir ve bohça alınarak eve gelinir. Mayın geldiği haber verilince, gelin içeriye sokulur. Kaynana gelinin çıkarılmasını ister. Kızlar kaynanadan tel parası isterler. Kaynana gönlünden ne koparsa verir. Gelinin arkadaşları bir halka halinde gelini ortaya alırlar. Mani söyleyerek kaynanadan şeker ve para isterler.

Ay ermeyiz ermeyiz,
Cama perde germeyiz.
Kaynana oynamadan,
Biz gelini vermeyiz.

(Kaynanayı mutlaka oynatırlar gelinin yengeleri koluna girerek gelini kaynanaya teslim ederler.)

b) Çömlek Kırma

Gelin alayı evine gelince önce gelin çıkartılmaz. Gelini arkadaşları türkü söyleyerek kaynananın yanına getirirler. Kaynana bu kızlara para verir. Gelin Kaynanasının ve akrabalarının ellerini öper. Sonra gelinle kaynana oynarlar. Kaynana ile gelin oynarken aralarında çömlek kırarlar.

c) Sedenka

Köy kadınlarının kendilerine has eğlencelerindendir. Üç çeşittir.

1. Konu komşunun toplandığı bir nevi yardımlaşmadır. Bulgur çekilir, pazı açılır, sohbet edilir. Kızlar darbuka çalıp şarkı söylerler. Özellikle kabak ve mısır yenilir.

2. Söz kesimi için toplanıldığında kızın ailesinden söz alınırsa, damat adayına kızdan alınan mendil götürülür. Eğlence yapılır.

3. Harman zamanı yapılan sedenkadır. Ayçiçeği veya mısır dövülüp soyulurken toplanılır.

d) Hıdrellez (Teferrüç):

Evrenbey Köyünde Teferrüç geleneği Evrenbey, Tekirdağ'ın Malkara ilçesine bağlı 381'i kadın, 308'i erkek toplanı 689 kişinin yaşadığı bir köydür. Köyde Yunanistan ve Bulgaristan kökenli göçmenler yaşamaktadır. Bu araştırma, Ezel EVREN tarafından alanda, görüşme ve gözlem teknikleri kullanılarak gerçekleştirilir.

Hıdrellez, Evrenbey'de, Mayıs'ın 5. gününde kutlanır. Hıdrellez günü, ateş yakılır, insanlar ateşin üzerinden atlarlar. Atlama sırasında dilek tutarlar ve ayrıca “ağrılarım, sızılarım, kel papaza” derler. Böylece bütün bir yıl hastalıklardan korunacaklarına inanırlar. Yine hıdrellez günü gül ağacına, para kesesi bağlarlar. Evlenmek ya da evlerinin olmasını istiyorlarsa gül ağacının dibine kiremitlerden ev yaparlar. Bu ev maketinin içine çocukları olmasını istiyorlarsa, çalı çırpıdan çocuk figürü, bekarlarsa erkek figürü yaparlar. Zengin olmak istiyorlarsa evin içine para koyarlar. Ertesi sabah güneş doğmadan önce kalkıp, yaptıkları evlere bakarlar. Eğer ev bozulmamış ve örümcek tutmuşsa dileklerinin gerçekleşeceğine inanırlar.

Evrenbey Köyünde, Hıdrellez'den bir hafta sonra yapılan şenliklere teferiç denir. Teferiç, Arapça Teferrüç (gezintiye çıkma) sözcüsünden gelmektedir. Halk arasında teferiç biçimine dönüşmüştür. Mehmet V. Yurtsever'de, Anadolu dışında Hıdrellez'den bir hafta sonra kutlanan eğlenceler olan tepreşin teferrüç sözcüğünden bozma olduğundan söz etmektedir.

Hıdrellez'den bir harta sonra Teferiç gününe doğru köyde yoğun bir hareket göze çarpar. Özellikle köyde, bir ailenin evinde büyük hazırlıklar vardır. Bu aile o yıl köyde teferiçi gerçekleştirmeyi üstlenmiş olan ailedir. 1995 yılında bu geleneği Şerafettin ÇELİK'in ailesi gerçekleştir.

Tereriç Geleneğini;
a. Teferiç öncesi hazırlıklar,
b. Teferiç günü yapılanlar.

Olmak üzere iki başlık altında niceleyebiliriz.

a. Teferiç Öncesi Hazırlıklar :

O yıl Teferiç yapmayı üstüne almış aile öncelikle teferiçi satışa çıkarırken (bu sembolik satıştır) kullanacağı tepsiyi hazırlar.

Büyük yemek tepsisi (sininin) içine kuzu etiyle yapılmış pilav, zeytinyağlı yaprak sarması, börek ve baklava konur. Ayrıca kesilen kuzunun kuyruk bölümü de tepside yer alır. Tepsinin üzerine oyalı kırmızı grep örtülür.
Tepsi hazırlığın dışında tereriçi yapan aile gelecek olan misafirler için çeşitli yemekler yapar. Teferiçten birkaç gün önce başlayan bu hazırlık sanki bir düğün yemeği hazırlığı görünümündedir. Köyde yemek yapmakta usta bilinen kişiler de yardıma gelirler. Köy dışından ve içinden gelecek olan misafirler için hazırlanan yemeklere şunları örnek verebiliriz:

- Kıymalı şehriye çorbası
- Kuzu eti kavurma
- Etli pirinç pilavı
- Kuru Fasulye
- Zeytinyağlı, yaprak sarması
- Patatesli köfte
- Karnıyarık
- Peynirli börek
- Baklava
- Salata
- Ayran

Diğer yandan teferiç söylenecek maniler için hazırlıklar yapılır. Bu iş için görevlendirilen bir kişi tüm köyü kapı dolaşarak herkesten herhangi bir eşya toplar. Bu eşyalar mendil, günlük, toka, grep, çember, kese, tarak, çeşitli oyuncaklar vb. dir. Herkes verdiği eşyasını bilir. Toplanan bu eşyalar bir küpün içine doldurulur, ağzı kapatılır ve teferiç gününden bir gün önce bir gül ağacının dilime gömülür. Günümüzde küp yerine plastik bidonlar da kullanılmaktadır. Teferiç günü için çalgıcılar tutulur. Yöresel oyunlar klarnet, davul, darbuka, cümbüş ve tef eşliğinde oynanır. Ancak bugün bu çalgıların yerine orgda çalınmaktadır.

b) Tereriç Günü Yapılanlar:

Teferiç, köy meydanında, okul bahçesinde ya da geniş bir alanda yapılır. Teferiç sabahı, alana sandalyeler dizilir, kalın tahtalarla oturulacak yerler hazırlanır. Bu hazırlığa köyün gençleri yardım ederler. Öğlene doğru teferiçi üstlenen ailenin evine köy içinden ve dışından misafirler gelmeye başlar. Sofralar kurulur. Yemekler yenir. Sohbet edilir. Teferiç günü köy içinden gelen misafirler mutlaka birer kap herhangi bir çeşit yemek getirirler.
Yemeklerini yiyen misafirler, alana giderler ve yerlerini alırlar. Müzisyenler yöresel türkülerini çalmaya başlarlar. Genç kızlar ve kadınlar oyun oynarken, delikanlılar bu oyunlara başlangıçta katılmazlar, izlemekle yetinirler. Ancak eğlencenin sonunda oyuna katılırlar. Eğlence devam ederken sıra mani söylemeye gelir, teferiçi üstlenen ailenin hanımı, kızları yada gelinleri bir gün önce gül ağacının dibine gömülmüş küpü çıkarıp, meydanın ortasına getirir. Ağzını açar, içindeki eşyaları tek tek çıkarır ve her biri için bir mani söyler. Bu manilere birkaç örnek verebiliriz:

Manici başı mısın?
Cevahir taşımısın? Sana bir mani yazsam Cebinde taşır mısın?

******

Malkara'nın kaşarı Kazanmıştır başarı Öyle bir yar sevdim ki Haşarı mı? Haşarı!

******

Malkara bayır olsa, Yolları çayır olsa, Benim gözlerim kara Yarimin çakır olsa,

Ah Översin översin
Öküzleri döversin
Alıştırma elini be yarim Sonra beni döversin

******

Kolumdaki saate
Nacar diyorlar nacar
Ben yarime varırsam Açmayan güller açar

******

Armudumu dişledim.
Sapını gümüşledim.
Ben yarimin ismini,
Fistanıma işledim.

******

Mavilisin Maşallah
Sen benimsin inşallah
Kavuşmadık yar olmaz
Kavuşuruz inşallah

Maniler söylendikten sonra oyunlar devam eder. Eğlence devam ederken sıra teferiçin gelecek yılki yeni sahibini belirleyecek kuyruk denilen tepsinin sembolik olarak satılmasına gelir. Teferiçi üstlenen aileden bir kadın tepsiyi ortaya getirir ve kafasının üzerinde misafirler arasında gezdirmeye başlar. Bu gezdirme sırasında herhangi birinin önünde durup, tepsiyi kendi başının üzerinden karşısındaki kişinin başının üzerine koyar. "Yağlı kuyruk, ballı kuyruk, yok mu alan?" sözlerini söyler. İlk seferinde alan çıkmaz. Bu birkaç tur devam eder. Sonunda dana önceden gelecek yıl teferiçi yapmaya talip olduğu söylentileri duyulan ailelerin üyelerinin önünde durur. Tepsiyi karşısındaki kadının başının üzerine koyar ve somsunu yineler. “Yağlı kuyruk, ballı kuyruk yok mu alan?” “Satın aldım.” cevabını alınca tepsiyi teslim eder. Bundan sonra bir süre daha oyunlar devam eder ve o yıl ki teferiç şenlikleri sona erer.

Gelenek ve görene ki erimizin kaybolup gittiği, gelişen teknoloji ve buna bağlı olarak değişen sosyal yaşamımızda özellikle ekonomik sıkıntılara rağmen teferiç geleneğinin halen devam ettiriliyor olması sevindiricidir. Evrenbey Köyünde geçmişten bu güne birtakım değişikliklere uğrayarak da olsa bu gelenek köy halkı tarafında büyük bir özveri ve coşku içinde sürdürülmektedir. Teferiç geleneği, sadece bir eğlence ve boşça vakit geçirmeyle sınırlı değildir. Hazırlıkları sırasındaki büyük yardımlaşmayla, şenlik gününde söylenen manilerle, oynanan oyunlarla; köy halkının birlik beraberliğini gösterme, yeni nesillere bu geleneklerimizi sevdirme ve aktarmaya yönelik niteliğiyle de önemlidir.

e) Cemal (Cemel):

Köylerde mahsul ekimi sonunda bol ve bereketli ürün dileğiyle cemal tertiplenir. Köy delikanlıları pösteki ve minderler deve yerlerine çanlar takarlar, ev ev dolaşır para ve buğday alırlar. Vermemekte ısrar edenleri o gece uyutmazlar. Sonra topladıkları para ve buğdaylarla helva alırlar. Yanında kolaç yapılarak bir evde toplanarak eğlence yapılır. Köyde mahalleler arasında Cemel yapılır. Bir mahallenin cemelleri, diğer mahalleye geçerse kavga çıkar.

f) Örfene:

Kış eğlencelerindendir. On beş günde bir yapılır, pişirilir. Maniler türküler söylenir. Kadınlar arasında olur.

g) Kırk Uçurma:

Bebek otuzyedi günlük olunca bir bakır su kaynatılır, içine bir altın atılır. Bir yumurtanın tepesi delinip içi çıkartılır. Tepesi delik yumurtanın içine su doldurularak bakırdaki suyun içine kırk kez boşaltılır. “Kırkı kırkladım, kırkbirinde pakladım deyip”, bebek ve annesi o suyla yıkanır. Öğleden sonra veya akşam üzeri bebek en uzak komşuya gezmeye götürülür. Böylece bebeğin sesinin güzel olacağına inanılır.

h) Adım Peksimeti (Adım çöreği):

Çocuk yeni adım atmaya başladığı zaman annesi peksimet, çörek, nohutlu küçük ekmekler yapar. Peksimetlerden birinin içine para konur. Peksimetler komşulara dağıtılır, içinde para olan peksimet kime çıkarsa o, çocuğa bir hediye alır. Adım çöreği yapılmazsa çocuğun düzgün yürüyemeyeceğine inanılır.

k) Diş, Buğdayı (Diş Mısırı):

Dişleri yeni çıkmaya başlayan bebekler için yapılır. Gece komşular çağrılır. Kaynatılmış buğday veya mısır taneleri tabaklara konur. Bir tanesinin içine para konur. Para kimin tabağında çıkarsa o, bebeğe hediye alır. Otuziki tane buğday (mısır) ipe dizdir. Bebeğin omzuna asılır. Bebeğin omzundaki buğdayı (mısırı) görenler bir tane kırıp başından aşağıya atar. Bu adet yapılırsa bebeğin dişlerinin sağlam olacağına inandır.

l) 6 Ay Kınası:

Kız çocuğu 6 aylık olduğu zaman yapılır. Gece komşular çağırılır. Çalınıp, oynanır, eğlenilir. 6 aylık olmuş kız çocuğunun her iki eline analı babalı genç kızlar tarafından kına yakılır. Bu olaya 6 ay kınası denir. Bunun yapılmasının nedeni kız çocuğunun iffetli ve çalışkan olacağına inanılır.

m) Mart ipliği:

Genç kızlar mart aynıda ellerine kırmızı ve beyaz renkli ip bağlarlar. Bu ipi bir ay çıkarmazlar sonra bir taşın altına koyarlar. Taş kaldırıldığında karınca görülürse, gelin gideceği yerin zengin olacağına inanılır.

n) İmece (Meci):

Karşılıklı yardımlaşmadır. Koyun yapağılarının temizlenmesi, mısır soyulması gibi işlerde komşular toplanır. Ev sahibi ikramlarda bulunur. Geceyi sohbet ederek, türkü, mani söyleyerek eğlencen bir şekilde geçirirler.